Lucca’ya ne zamandır uğramadığımızı önceki hafta pazar sabahı Bebek’e gittiğimizde farkettik. Yaklaşık 10 yıl kadar önce ilk açıldığı zamanlarda kahvaltısına vurulup, özellikle pazar sabahları için sürekli tercih ediyorduk aslında. Her geçen yıl daha da popüler olan Lucca, haftasonları ve akşamları mahalle barı havasına bürünen ambiyansını, kalitesini ve belli bir çizgiyi hep korudu.

Lucca’da pazar günleri kahvaltı açık büfe. Normalde açık büfe konseptini pek sevmem çünkü hizmet ve ürün kalitesi düşer genelde. Ama Lucca’da gerçekten herşey çok ama çok lezzetli. Nereden başlamalı anlatmaya… Bazı mekanlarda ne yazık ki iki-üç çeşit ekmek ancak bulunabiliyor, simit yok, tam buğday ekmeği yok deniliyor. Lucca ise sanki bir restoran değil de ünlü bir fırın gibi. 6 çeşit simit, bazlama, sac ekmeği, francala, baget, ne ararsanız var.Bence ekmeklerin iştah açıcı fotoğraflarına özellikle bir bakın derim.

Açık büfede çok çeşitin olmasından öte tüm ürünlerin çok kaliteli olması asıl önemli olan. Lucca bu konuda övgüyü hak ediyor. Peynir ve zeytin çeşit olarak çok zengin ve on numara. Petek bal ve kaymak da öyle ve reçeller arasındaki favorim tabii ki Antakya yöresine ait bir lezzet olan Ceviz Reçeli. Jambon, salam gibi şarküteri ürünlerin hem soğuk hem de sıcak çeşitleri mevcut. Kızarmış sucuk ve pastırma da var tabii ki.Menemen sevmediğim için ben denemedim börek ve çırpılmış yumurta tercih ettim ama herkes tüm çeşitlerden çok memnundu.

Açık büfe olunca insan gerçekten frene basamıyor bir şekilde. Özellikle de Lucca’daki gibi pancake, cupcake ve kekleri görünce.Tam artık tamam kesin doydum dediğiniz anda ise ‘Aaa bu mevsimde böyle çilek’ deyip ananas ve meyvelerle birlikte bir tabak daha yaparken, Nutella almış mıydım ben? O vişneli kek mi? deyip devam ediliyor söyleyeyim.

Lucca’da açıkbüfe kahvaltının tek olumsuz tarafı yedikçe yemeniz. Boğaz manzarası dışında hiçbir eksiği olmayan Lucca, akşam yemeği veya bar seçeneği dışında kesinlikle kahvaltı için de kesinlikle tercih edilmesi gereken en iyi seçeneklerden biri.